1. Anasayfa
  2. Kaşif

Kariye Camii’nin Tarihi

Kariye Camii’nin Tarihi
0

Kariye Camii, İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Edirnekapı mahallesinin Haliç’e bakan tarafında, Theodosius Surlarına 100 metre uzaklıkta bulunan, 1700 yıllık geçmişe sahip eskiden Bizans döneminde Khoara Manastırı’nın kilisesidir. Kariye içinde bulunan, İtalyan Rönesans’ının Bizans sanatındaki etkileri olarak yorumlanan çok iyi muhafaza edilmiş olan mozaikler ve freskler sayesinde dünya çapında ün kazanmıştır. Sekizinci yüzyıldan önce manastırın tam olarak ne zaman ve kim tarafından kurulduğu hakkında birbirleriyle çok çelişkili bilgiler mevcuttur. Doğu Roma İmparatoru 1. Aleksios Komnenos’un kayınvalidesi Maria Dukaina tarafından; yaklaşık olarak 1077-1081 yılları arasında yenilen yapı, İstanbul’un 1453’te fethinden elli sekiz yol sonrasına 1511’e kadar Kilise olarak kullanıldı. 1511 yılından 1945’e kadar cami olarak görev yapan yapı, 1948 yılında müzeye dönüştürülen Kariye, 2019 yılında yeniden camiye çevrilmiştir.

Gizemlerle Dolu Kuruluş Hikayesi

Kariye Camii veya Hristiyan dönemdeki adıyla Khora Kilisesi’nin ilk olarak ne zaman hangi yüzyılda yapıldığı hakkında birbirleriyle tutarsız birçok teori mevcuttur. Kuruluş hikayesindeki belirsizliklerin yanında yapıya adını veren Kariye, Khora veya Karye kelimesinin ne anlama geldiği hakkında da tarihçiler arasında görüş birliği yoktur.

Bazı kaynaklara göre Khora ya da Kariye kelimesi “taşra”, “sur dışı” veya “kent dışı” anlamına gelir ve eser İstanbul’da Theodosius Surlarının dışında olduğu için böyle isimlendirilmiştir. Diğer bazı kaynaklara göre ise, Antik Yunan filozofu Platon’a ve 20.yüzyıl Fransız Filozofu Derrida’nın bazı anlatılarından alınan bilgilere göre khora kelimesini anlamı “hem her şey hem de hiçbir şey olan üçüncü türdür.” Böylece bu tanımın yorumuyla Kariye Kilise’nin içinde yer alan Meryem’i ve Hz. İsa’yı tasvir eden mozaiklerde “Khor” kelimesi de yazıldığı için bazı tarihçilere göre aslında burada ne insan ne tanrı olan adeta üçüncü bir tür olan Hz. İsa Peygamber kastedilmiştir.

Symeon Metaphrastes ikonası

Kariye Manastırı’nın ilk olarak ne zaman yapıldığı konusuna gelirsek çok farklı görüşler vardır. Kariye’nin Bizans Dönemi’nde özellikle 8.yüzyıldan sonraki dönemde aynı adla anılan günümüze kadar ulaşamamış büyük bir manastır kompleksinin merkezinde yer alan bir kilise olduğu konusunda şüphe yoktur. Asıl büyük bilmece, bu manastırın ne zaman yapıldığıdır. İlk teori şöyle: 10. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış olan Bizanslı ilahiyatçı ve yazar  Symeon Metaphrastes’e göre; 298 yılında İmparator Diokletian döneminde Nikomedia’da yani bugün bildiğimiz adıyla İzmit’te öldürülen Aziz Babylas ve 84 öğrencisinin kalıntıları Konstantinopolis’in kuruluş tarihinden birkaç sene önce  dördüncü yüzyılın ilk yarısında şehre getirilerek Manastırın üzerine yapıldığı araziye gömülmüş ve böylece bu alan nekropol (Yunanca:  Nekropolis  nekros-polis ölü(ler), kutsal mezar) oluşturulmuştur.

Khora Manastırı

Justinianus, Mozaik

Ayrıca bu alanın kutsal önemini pekiştirmek için bir şapel yapılmıştır fakat bu şapel çok geçmeden yıkılmıştır. İşte bu hikâyeye göre, yıkılan bu şapelin yerine İmparator I. Jüstinyen tarafından bir manastır yaptırılmıştır.

Buna rağmen, 6.yüzyılın en önemli tarihçilerinden Filistin kökenli Bizanslı Prokopius’un I. Justinianus döneminde yapılan binaları övdüğü “Justinianus’ un binaları” adlı eserinde Khora Manastırı ile ilgili herhangi bir bilgi yer almamaktadır. Ayrıca şehit edilen Aziz Babylas’ın Nikomedialı değil Antakyalı olduğunu dolayısıyla Aziz’in ve müritlerinin katledilmesinin Kariye ile alakası olmadığını düşünenler de vardır.

Buna karşılık ise, 14.yüzyılda Konstantinopolis’te yaşamış olan Bizanslı astronom ve tarihçi Nikiforos Grigoras’a göre ise Kariye Manastırı ilk olarak Justinianus döneminde bir bazilika olarak inşa edilmiştir. Görüldüğü üzere hem manastırın bir Aziz’in mezarının bulunduğu arazinin üstüne inşa edildiği hem de bundan sonraki yıllarda Bizans İmparatoru I. Justinianus’un burada bir manastır inşa edildiği henüz kanıtlanmış değildir ve halen tartışılmaktadır.

Bizans Dönemi

717 ile 741 yılları arasında hüküm sürmüş olan Bizans İmparatoru III. Leon, biraz da kutsal kitaptaki “On Emir” de ikincisi olan oyma put yapma ve onlara eğilmeme emrinden hareketle İmparatorlukta dini ve siyasi iktidarı tekrar ele almak isteğiyle halkın taptığı ikonaların bütün tasvirlerine karşı çıktı ve böylece ikonoklasmus hareketine zemin hazırladı. 730-787 ile 815-843 yıllarından iki farklı ikonoklasmus dönemi yaşandı. Yaklaşık olarak 120 yıl süren bu dönem Bizans İmparatorluğu’nda büyük tahribatlara yol açmıştır. Bu durum Bizans’ın sanatsal gelişimini derinden etkilemiştir.

Kariye Kilisesi de ikonoklasmus döneminde etkilenen kutsal mabetlerden biri oldu. Hz. İsa’nın, Meryem’in ve birçok azizlerin ikonalarıyla süslenmiş olan ve Hz. İsa’ya adanmış olan Kariye Manastırı, bütün direnme çabalarına rağmen ikona kırıcılar tarafından büyük bir darbe aldı. Bütün ikonaları parçalanmıştı. Manastırın kendisi de nerdeyse tamamen yıkılmıştı. 843 yılında Nikeia yani bugünkü İznik’te toplanan konsilde; 787 yılından yine aynı yerde toplanan konsilin verdiği kararlar teyit edildi ve ikona kırıcılık hareketi sonlandı. Bu dönemde başrahip olarak atanan Michael Synkellos’un önderliğinde kilise yeniden inşa edildi hatta öncekinden daha büyük yapıldı ve üç yeni şapel eklenmiştir.

Bizans’ta ikonoklasmus dönemi tasviri

Dokuzuncu yüzyılın son dönemlerinden 11.yüzyıla kadar Bizans Kaynaklarında Manastır’dan pek bahsedilmez. Belki de bu dönemle ilgili sahip olduğumuz tek bilgi daha önce de bahsedildiği üzere 14.yüzyılda Konstantinopolis’te yaşamış olan Bizanslı tarihçi Nikiforos Grigoras’a göre Manastır 11.yüzyıl tamamen harabeye dönmüştür.

Komnenoslar Devri

İmparator I. Aleksios Komninos

Kariye Manastırı’nın, Bizans İmparatorluğunu 1081-1185 yılları arasında yöneten Komninos Hanedanı’nın kurucusu olan İmparator I. Aleksios Komninos ’un kayınvalidesi Maria Dukaina tarafından aşağı yukarı 1077-1081 yılları arasında onarıldığı tahmin edilmektedir. Yapılan bu kilise, Komnenos Hanedanı’nın bir geleneği olarak “Kurtarıcı (Soteros) İsa”ya adandı. Bundan dolayı bugün Kariye binasının temelini bu kilise oluşturur.

Manastırın yenilenmesinin ardından 1075-1081 yılları arasında görev yapan Patrik 1. Kosmas, istifasını vermiştir. Patrik vefat ettiğinde de buraya gömülmüştür. Çok ilginç bir şekilde  Maria Dukaina tarafından yapılan yenilemeden sadece 50 yıl geçmişti ki 1120 yılında;  I. Aleksios’un küçük oğlu İsaakios Komnenos tarafında bilinmeyen bir sebeple, Manastırın büyük bir bölümünde kapsayan bir alanda bir yenileme çalışması yaptırılmıştır. Bu onarımdan önce Kapalı Yunan haçı planına sahip olan yapı, kiborion planlı bir yapıya dönüştürülmüştür. Komninos Hanedanı’ndan İsaakios Komnenos’un ölünce bu kiliseye gömülmek istemiştir. Bütün yenileme çalışmalarını da bu sebeple yaptırdığı ise daha sonra öğrenilmiştir.

Kapalı Yunan haçı planlı Kariye
İsaakios Komnenos

Kariye Camii Latin İstilası Dönemi

1204-1261 yılları arasında IV. Haçlı Seferi sırasında, Konstantinopolis Latinler tarafından istila edildiğinde, Kariye Manastırı da büyük tahribatlara uğramıştır.  Ayrıca içindeki kutsal nesnelerin büyük bir kısmı yağmalanmıştır. Cenevizlilerle ittifak yapan Bizans İmparatoru Mihail Paleologos’un ordusu; 1261 yılında İstanbul şehri Latinlerin elinden geri almıştır. Bu dönemde Kariye Manastırı’nın 300 metre kuzeydoğusunda bulunan Blaherne Sarayı Bizans İmparatorluğu’nun ikametgahı haline geldi. Dolayısıyla , saraya yakınlığı nedeniyle Kadriye’nin de önemi artmış oldu. Bu dönemde patrikler XI. Ioannes Bekkos (görev dönemi 1275-1282) ve I. Athanasios (görev dönemi 1289-1293 ve 1303-1309) bu manastırda kaldıkları bilinmektedir. XIII. Yüzyılın sonlarına doğru Manastır Kompleksi içinde yer alan Kilise’nin kubbesinin bakımları zamanında yapılmadığı için çöktüğü bilinmektedir.

XIV. yüzyılda manastırda yapılan restorasyonlar yapıya bugünkü şeklini vermiştir.

1315-1320 Yılları

Metokhites devrinde Kariye’nin planı

İmparator II. Andronikos döneminde İmparator’dan sonraki en yetkili kişi olarak baş hazinedar (Logothetes)görevine getirilen  Bizans aristokratlarından Logothetes Teodor Metokhites; yakınlarında oturduğu ve 1315-1320 yılları arasından kubbesi de çökmüş olan Manastırı çok kapsamlı bir şekilde yeniledi. İmparator  II. Andronikos Palaiologos tarafından manastırın ktetor’u (kurucusu) olarak atanan büyük bir hümanist ve bilgin olan Logothetes Teodor Metokhites , servetini manastırın onarımı için harcamıştır. Bu onarımda binanın kuzeyine iki katlı bir yer , batı cephesine bir dış narteks yaptırmıştır. Ayrıca güney yönünde pareklezyon yaptırmıştır. Ayrıca bunların yanında kilisenin içi mozaik ve fresk tekniği kullanılarak İsa ve Meryem’in hayatlarından bölümler; aziz ve azizeler resmedilmiştir.

Bizans İmparatorluğu’nun en bilgili ve aydın kişilerinden biri olan Logothetes Teodor Metokhites’in ünlü kütüphanesinin manastıra vakdefildiği de bilinmektedir. Kütüphaneden ayrı olarak manastırın içinde Metokhites’in konuklarını ağırladığı ve onlarla bilimsel sohbetler yapabildiği özel bir dairesi vardı. 1328 yılında, İmparator II. Andronikos’un hükümranlığının son döneminde, eski itibarını kaybeden  Metokhites sürgün edilmiştir. İki sene sonra 1330 yılında Theoleptos adıyla manastıra dönmesine izin ve rahip olarak orda kalmasına izin verilmiştir.

Teodor Metokhites’in mezar şapeli
Michael Tornikes’in mezarı

Metokhites, 13 Mart 1332 tarihinde vefat ettiğinde önceden kendisi için yaptırmış olduğu mezar şapeline gömülmüştür. Metokhites’in yakın arkadaşlarından olan Michael Tornikes’in mezarının da bu Manastırda bulunduğunu belirtmek lazımdır. Daha önce zikrettiğimiz, Bizanslı tarihçi Nikiforos Gregoras yaşamının son dönemlerinde bu manastıra çekildiği bilinmektedir.

Kariye Camii Osmanlı Dönemi

Konstantinapol, 1453’te Osmanlı ordusu tarafından kuşatıldığında ,kuşatmadan önce Hodegetria Manastırı’nda bulunan kenti koruduğuna inanılan Meryem Ana ikonası, İstanbul surlarına en yakın Manastır olduğu için Kariye ’ye getirilmiştir. Buna rağmen, bazı tarih kaynaklarında ikonanın İstanbul’un fethi sırasında Kadriye’deyken tahribata uğratıldığı yazmaktadır.

Bizans İmpatorluğu’nun en önemli kiliselerinden birisi de Kariye’dir. İstanbul’un fethinde ele geçirilen ilk yapılardan biri olmuştur. Kilise fetihten sonra bir süre boş kaldı. 1509 yılında, II. Bayezid döneminde İstanbul’daki diğer bazı kiliselerin ve yapılar bu dönemde camiye çevrilmiştir. Kariye Manastırı da Sadrazam Atik Ali Paşa tarafından camiye çevrilmiştir. Kariye, 1546 tarihli  İstanbul Vakıfları Tahrir Defterinde “Cami-i Kenise” olarak adlandırıldığı görülmektedir. Bu dönemde kiliseden camiye çevrilen tek yapı Kariye değildir. Diğerlerinde olduğu gibi bu eser de bir müddet “ Kilise Camii” olarak anılmıştır. Zaman geçtikçe “Kahriye Camii” ya da “ Ka’riye Cami” isimleriyle anılmaya başlanmıştır. Ardından Osman Hamdi Bey’in kardeşi bilim adamı olan  Halil Ethem Bey caminin ismi için Kariye Camii’yi önermiştir.

Bir Kadın Osmanlı Paşası: Emine Valide Paşa

Camiye eklenen mermer mihrap

Kilisenin Sadrazam Atik Ali Paşa tarafından camiye dönüştürülmüştür. 16. yüzyılda güney batı köşesine çan kulesinin yerine bir minare inşa edilmiştir. Yapının güneydoğu köşesine ise ahşaptan bir minber ile mermerden bir mihrap yapılmıştır. Ayrıca yapının camiye dönüştürülmesi sırasında Hristiyan dönemden kalma mozaik ve fresklerin üstü sıva ile kapatılmıştır. Atik Ali Paşa’nın bir de medresenin hemen yanı başına bir medrese yaptırdığı bilinmektedir. Mimar Sinan’ın eseri olan bu medresenin , 20. yüzyılın ikinci çeyreğinin ilk yıllarında ortadan kalktığı düşünülmektedir.

Kariye Camii’nde Ahşap Minber

Camiye eklenen ahşap minber

Kariye Camii, 1766 yılında 4.000 kişinin öldüğü Büyük İstanbul depreminde Mimar İsmail Halife tarafından esaslı bir şekilde onarılmıştır. 1860 yılında İstanbullu Rumlardan olan mimar Peloppida Kouppas tarafından yapılan yenileme çalışmasında mozaiklerinin bir bölümü temizlenmiştir. Dolayısıyla ortaya çıkan resimler ahşapla örtülmüştür.

1875-1876 yılında yapılan onarımda da yapıda büyük değişiklikler yapılmıştır. Bu restorasyon çalışması sırasında minarenin klasik biçimdeki külahı armudi külahla değiştirilmiştir. Ayrıca yapının ön tarafına ahşaptan yapılma bir sundurma yapılmıştır. Dolayısıyla 1894’te İstanbul’da birçok binaya zarar veren ve 1349 kişinin ölmesine sebep olan 1894 tarihli Büyük İstanbul Depremin’ de Kariye Camii’nin minaresinin petek kısmı ve külahı yıkılmıştır. Sultan  II. Abdülhamid tarafından yaptırılmıştır. Ayrıca bu onarımda, eski armudi biçimli külahın yerine  klasik  külah yapılmıştır.

Kariye Camii Cumhuriyet Dönemi

Cahide Tamer tarafından çıkarılan yapının rölövesi

Kariye Camii, 19. yüzyılda Osmanlı’ ya gelen gezginlerin en çok uğradığı yer olmuştur. Yapıda bazı yenileme çalışmaların yapılması gerekliliği kaçınılmaz olmuştur.

Cumhuriyet döneminde camide yapılan ilk bilimsel restorasyon çalışması 1945-1946 yılları arasında olmuştur. Ayrıca Vakıflar Müdürlüğü mimarlarından olan Cahide Tamer tarafından yaptırılmıştır. Bu restorasyon çalışmasının yapılmasının sebebi 1955 yılında İstanbul’da yapılacak olan Uluslararası Bizans Kongresi’ne hazırlık amacıyladır. Bizans döneminden kalan yapıların onarım ve bakım çalışmalarının bu dönemde hız kazanmıştır. Bu kapsamda; Cahide Tamer, yapılan çalışmada; Kariye Camii’nin kurşun örtüleri yenilenmiştir. Ayrıca bir rölövesi de çıkartılmıştır.

Cahide Tamer ve ekibinin çalışmalarının ardından 2 yıl boyunca çalışmıştır. Ayasofya Camii’nde 1932 yılında mozaikler üzerinde araştırmalar yapan Thomas Whittemore öncülüğünde ABE 1948 yılında Kariye Camii’nde  çalışmıştır. Yapı ulusal anıt olarak ilan edilmiştir. Kariye Camii; ibadete 1948 yılına kadar serbest olarak faaliyet göstermiştir. Kariye Camii, 1948 yılında ibadete kapatılmıştır. Camii vakıflardan alınarak Müzeler İdaresine devredilerek müzeye çevrilmiştir.

1950 senesinde Thomas Whittemore’un vefat etmesi üzerine restorasyon çalışmaları devam etmiştir. Washington merkezli Dumbarton Oaks Bizans Araştırmaları Enstitüsü’nün Paul Underwood başkanlığında devam ettirmiştir. Bu restorasyon çalışmaları yapının içinde bulunan çok değerli fresk ve mozaikler restore edilmiştir. Bizans Enstitüsü binadaki restorasyon çalışmalarını tamamlanmıştır. 1958 yılından itibaren Kariye Camii, Ayasofya Müzesi Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyet göstermiştir.

Müze ve müze deposu olarak kullanılmasına dair 2 Ağustos 1945 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı yayınlanmıştır. 2019 yılında Danıştay tarafından müze olması iptal edilmiştir. Ayrıca Kariye Camii’nin yönetimi Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredilmiştir. Sonuç olarak Kariye Camii, 1 Ağustos 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile tekrar ibadete açılmıştır.

İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın!

Abonelik Bültenimize katılın, tarihi anları kaçırmayın! Hemen ücretsiz üye olun ve en özel güncellemelerle tarihin içinde kalın. Geçmişin kapıları sizin için aralanıyor!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir