1. Anasayfa
  2. Osmanlı Devleti

Osmanlı’nın İlk Sergi Deneyimi Sergi-i Osmani

Osmanlı’nın İlk Sergi Deneyimi Sergi-i Osmani

Sergi-i Osmani, Sultan Aziz döneminde, Avrupa’da olduğu gibi, fabrikalar ve okullar kurulmuştur. Ayrıca büyük bir donanma ve deniz tezgâhları da kurulmuştur. Bu dönemde, Ortaçağ seviyesinde kalan imalathanelerin bir kısmı kapanarak yerini Avrupa eşyası satan dükkanlara bıraktı. Artık Avrupa’dan bol ve ucuzca ithal edilen kumaşlar ve her çeşit eşya ile rekabet etmek imkansız hale gelmişti. Yerli sanayinin sürekli çöküşü nedeniyle esnaf şikayet etmeye başladı. Hükümete başvurarak bu duruma bir çözüm bulunmasını istedi.

Ancak, hükümet yerli malını korumak için fazla gümrük vergisi alamazdı. Böyle bir girişimde bulunulursa, büyük devletler derhal karşımıza çıkarak ticaret serbestisi ve kendi menfaatlerinin bozulacağı iddiasında bulunacaklardı. Bu iddialara karşı koymak ise zordu. Çünkü bütçe açığını kapatmak için büyük devletlerden borç para almamız gerekiyordu.

Zamanın devlet adamları, o dönemde bile Batı ölçeğinde sanayileşme girişimlerinde bulunmak zorunda kalmıştır. Bunun için, esnaflar arasında şirketler kurularak, buhar makinesiyle çalışan imalathaneler oluşturmak amacıyla bir komisyon kurulmuştur. Tüm bu çabalar 1863’te başlanmıştır. Aynı yıl içinde, Batı ile ilişkileri farklı şekillerde geliştiren Galatasaray Lisesi ve Osmanlı Bankası gibi kurumlar da kurulmuştur.

Ayrıca, Avrupa’nın pamuk sıkıntısı yaşaması nedeniyle, Çukurova’da Avrupa fabrikaları için pamuk üretimine başlanmıştır. Öte yandan, Ereğli’de daha fazla maden kömürü çıkarmak için yeni tesisler kurulmuştur. Tüm bunlar bir tesadüf eseri olarak bir araya gelmiştir. Ancak 1863 yılına bir kalkınma yılı manzarası oluşturdu.

Sergicilikle İlk Tanışmamız

1851 yılında Londra’daki Kristal Palas’ta düzenlenen Milletlerarası Sergi’ye katılarak sergicilikle ilk kez ilgilenmeye başladık. Bu konuyla ilgili olarak Ceride-i Havadis’te (Yıl: 1850, sayı: 501) yayınlanan bir yazıda, gelecek yıl Londra’da “Exposition” adı verilen bir fuarın açılacağı ve Haşmetlu İngiltere Kraliçesi’nin daveti üzerine bu sergiye katılacağımız bildiriliyordu.

Padişahın fermanıyla Londra sergisine katılmamız, o dönemdeki sergi anlayışımızın ticari odaklılıktan uzak olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Sergiye gönderilen ürünler arasında bulgur, tarhana, erişte, içyağı, balmumu, pekmez, tulum peyniri, pastırma, sucuk ve hatta keçi kılından yapılmış çuvallar ve hamam takımları bile bulunmuştur.

Bu ürünlerin İngiltere’de ne kadar talep göreceği önceden düşünülmemişti. Ancak tütün, keçi tiftiği, pamuk, kuru meyveler ve maden cevherleri gibi ihraç edilecek ürünler de sergiye gönderilmiştir. Bu nedenle, bu malların sergiye gönderilmesi doğru bir karar olmuştu. Ancak bilgisizlik ve tecrübesizlik nedeniyle, bazı malların serginin kapanmasına yakın Londra’ya ulaştığı anlaşılmıştır.

1863 sergisi hazırlıklarında bu tür aksaklıklar yaşanmamıştır. Sergicilik teknikleri doğru bir şekilde uygulanmıştır. Takvim-i Vekaayi’de bir beyannameye yayınlanmıştır. Sergi, o dönemin koşullarına uygun bir şekilde başarılı bir şekilde düzenlenmiştir. Beyannamede, serginin amacı şu unsurlar üzerinde yoğunlaşmıştır:

  1. Unutulmaya yüz tutmuş sanat eserlerini halka tanıtmak ve bu sanatları yeniden canlandırmak.
  2. Sergiyi bir imtihan alanı olarak kabul etmek ve sanatçıların ürettikleri eserlere özen göstermelerini sağlamak.
  3. Sanatında akranlarına göre üstün olanlar veya bir şey icat edenler, bir heyet tarafından belirlenecek ödülleri kazanacaklar.
  4. Her eyalet ve sancaktan bir kişi, eşyayı sergiye getirerek tüm masraflarını karşılayacak.

Bu bilgilerden anlaşıldığına göre, serginin maliyeti oldukça yüksek olmuştur. Osmanlı Devleti‘nin her bir bölgesinden getirilen malların her türlü masrafı, devlete ait olduğu gibi sergi binasının yapımına ve düzenlenmesine ilişkin tüm masraflar da devlet tarafından karşılanmaktaydı. Bir tarihçinin belirttiği üzere, bu işler için harcanan para yaklaşık olarak 30,000 İngiliz altınına denk gelmektedir.

İlk Sergi’nin Düzenlenişi

İlk serginin tertip ve tanzim işleri için, Maarif Nazırı Mustafa Fazıl Paşa, Padişah’ın iradesiyle görevlendirilmişti. Kendisi, daha önce Mısır ve Avrupa’da uzun süre bulunmuş, ticari sergiler hakkında bilgi sahibi olmuştur. Sergi komisyonunda, Hariciye Nezareti Protokol Müdürü Kamil Bey, Ticaret Nezareti Müsteşarı Server Bey ve tüccar Agaton Efendi gibi isimler yer almıştı.

Komisyon, sergi hazırlıkları için Maarif Nazırı Mustafa Fazıl Paşa’yı görevlendirdi. Kendisi önceden Mısır ve Avrupa’da ticari sergilerde bulunmuştur. Komisyon üyeleri arasında Hariciye Nezareti Protokol Müdürü Kamil Bey, Ticaret Nezareti Müsteşarı Server Bey ve tüccar Agaton Efendi yer alıyordu. Komisyon, haftada birkaç kez Mustafa Fazıl Paşa’nın konağında toplanarak sergi işleriyle ilgilenmiştir.

Ancak maddi zorluklar nedeniyle Avrupa malzemeleri sergilemek için pavyon inşa edilememişti. Mustafa Fazıl Paşa bu durumu kendi üzerine alarak pavyonun inşaat masraflarını karşıladı. Bu pavyonda buharla çalışan makineler sergilenmiştir. Yayınlanan bir resmi tebliğde, sanatçıların yeni icat edilen bu makineleri sergiye giderek görmeleri tavsiye edilmiştir.

sergi 13 farklı alana ayrılmıştır. Bu alanlar sırasıyla tarım ve orman ürünleri, yiyecek maddeleri, sanayi mamulleri ve tarım makineleri, kuyumculuk işleri, ipek, keten ve yün işleri, maden cevherleri, dokumacılık, kimyasal maddeler, deri işleri, moda eşyaları, ev eşyaları, mimariye ait eserler ve resimler, ve güzel sanatlara dair eserleri kapsamaktadır.

Serginin ortasına, Türk mimarisine uygun bir havuz inşa edilmiştir. Ayrıca havuzda da fıskiyeler yer almaktaydı. Havuzun yanında, yangın tehlikesine karşı özel kıyafetleriyle donatılmış tulumbacılar nöbet tutmuştur. Sergide yer alan kuyumculuk pavyonunda, Basra’dan gönderilen ve dünya genelinde eşi benzeri olmayan devasa bir inci tanesi büyük ilgi görmüştü.

Sergide en önemli yenilikler arasında Avrupa’dan getirilen buhar makineleri ve çeşitli tarım aletleri bulunmuştur. Bunlar arasında buhar makinesiyle çalışan bir tarım aletinin, Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa’nın Küçükçekmece’deki çiftliğinde yapılan deneyleri büyük hayranlık uyandırmıştı. O dönemde yayınlanan gazeteler, bu yeni ziraat aletinin, mevcut araç gereçlerle karşılaştırılamayacak derecede üstün bir kabiliyete sahip olduğunu yazmışlardı.

Sergi-i Osmani

Sergi-i Osmani’nin tüm hazırlıkları ve denemeleri tamamlandıktan sonra, 27 Şubat 1863 tarihinde Sultanahmet Meydanı’nda törenle açılmıştır. Bu tarih, ramazan ayının dokuzuncu gününe denk geliyordu. Sultan Abdülaziz Han, Sadrazam, Mısır Hıdivi İsmail Paşa, Hariciye Nazırı Ali, Serasker (Milli Savunma Bakanı) Fuad Paşa ve diğer devlet adamları ile birlikte beyaz bir at üzerinde hazır bulunarak, sergi açılış törenine katılmıştır.

Padişah, sergide yaklaşık dört saat kadar kaldı ve ilgililerden gerekli açıklamaları aldı. Ayrıca serginin kuruluşunda büyük katkısı olan Mustafa Fazıl Paşa’ya teşekkür etti. Ertesi gün padişah tekrar sergiyi ziyaret etmiştir. Hazine Dairesi’nde bulunan nadir eserler sergilenmiştir. Ayrıca kıymetli taşların da sergilenmesi için ayrı bir pavyonun kurulmasına emri verilmiştir.

Eğer 1863 yılındaki Osmanlı İmparatorluğu haritasına bir bakmamız gerekir. Rumeli vilayetleri, Suriye, Arabistan, Lübnan, Bağdat ve Basra, günümüzde Libya olarak bildiğimiz Trablusgarp’tan her biri farklı bir iklime ait çok çeşitli eşyaların bir arada toplandığını rahatça görebiliriz. Ayrıca Avrupa fabrikalarının da katılımıyla, Sergi-i Osmani o yıl dünya ölçeğinde büyük bir sergi haline gelmiştir.

Sergiye giriş ücreti, o dönem için oldukça yüksek olan 3 kuruştu. Sergi tüzüğüne göre, kadınlar ve erkekler farklı günlerde ziyaret etmeleri gerekiyordu. Hıristiyan kadınlar bu kurala tabi olmamıştır. Yabancı ülkelerden de büyük ilgi gören Sergi-i Osmani, turistlerin İstanbul’a gelmelerine vesile olmuştur. Öyle ki, Viyana’dan gelen 450 kişilik bir grup, sergiyi ziyaret ettikten sonra İzmir’e de gitmiştir. Gazetelerin o dönemki haberlerinde bu turist kafilelerinden bahsedilmiştir.

Sonuç olarak, sergi, hem yerli hem de yabancı ziyaretçilerin ilgisiyle dolup taşmıştır. Yabancı ülkelerden getirilen ilginç makineler merakla izlenmiştir. Gazeteler de “yeni bilimler” başlığı altında, bu makinelerin faydalarını anlatan yazılar yayınlamıştır. Sergi programı gereği binası daha sonra yıkılmıştır.

İlginizi Çekebilir
husn-i-hat-nedir

Bültenimize Katılın!

Abonelik Bültenimize katılın, tarihi anları kaçırmayın! Hemen ücretsiz üye olun ve en özel güncellemelerle tarihin içinde kalın. Geçmişin kapıları sizin için aralanıyor!