Maliye teşkilatı kompleks bir yapıdır. Maliye en kaba haliyle iki temel fonksiyonu vardır. İktisadi hayattan devletin alması gereken payı alıp organize edildiği ve devletin iktisadi hayatının düzenlendiği temel kurum. Temel politikaların ortaya çıktığı kurum. Devletin gelirlerinin giderlerinin organize edilmesi. İktisadi faaliyetlerin düzenlenmesinde de çok ciddi bir rol oynamaktadır.
Osmanlı’da fizyokrat* bir yapı mevcut. Tarıma dayalı bir toplum. Devletin tarımı çeki düzen vermeye çalıştığı, düzenlenmesinde devletin etkisi vardır. Bu organizasyon defterhanenin yani maliyenin kontrolünde idi. İmparatorluklar akıllı sistemlerdir ve kompleks sistemlerdir. Bu sistem Osmanlı imparatorluğu içinde geçerli.
İçindekiler
Defterdarın Görevleri
Maliye Teşkilatının başında ki isim Defterdar veya Baş Defterdar. Defterdarlık Orhan veya I. Murad zamanında kurulmuştur. Devletin gelirlerini giderlerini kontrol eder. Anadolu ve Rumeli defterdarı olarak iki tane defterdar vardır. Rumeli Defterdarı baş defterdarıdır. Mısır falan alınmasıyla da Kenar Defterdarlığı oluşuyor. İlerleyen zamanlarda 16. yy da sonra defterdarlık sayısı artmaktadır. Bazı eyaletlere eyalet defterdarı gönderilmektedir 16. yy dan sonra. 17.yy dan sonra bütün eyaletlere defterdar gönderilmiştir.
Osmanlıda parçalı iktisat söz konusudur. Fatih Kanunnamesinde defterdar için malımın vekili kelimesi kullanılmaktadır. Defterdarın iki kişiye karşı sorumluluğu vardır. Birincisi Padişah ikincisi Sadarete yani Vezir-i Azam’a.
Günümüzde Konsolide bütçe yani gelecek yıla göre bütçe ayarlanması söz konusu. Fakat Osmanlı’da ve Orta Çağ devletleri için bu durum söz konusu olamaz. Kıtlık, savaş ve öngörülemeyen pek çok hadise olduğundan Osmanlı bütçesi farklıdır. Konsolide bütçe Tanzimat ile girdi.
Tanzimat öncesinde Osmanlı Bütçesinden kasıt devletin bir mali yıl önceki yapmış olduğu harcamalar ve gelirler. Buna bilançoda denmektedir. Defterdar padişahın huzuruna gelir ve bilançoyu takdim eder. Fatih’ten itibaren düzenli olarak tutulmuştur. İlk bütçe Yıldırım Beyazid zamanında var. Genelde Nisan gibi padişah huzuruna defterdar çıkar.
Gelir Çeşitleri
Devletin Gelirleri, devletin merkez hazinesine olan girdilerdir. Bunlar bazı vergilerdir. Bunlardan bir tanesi Cizze vergisidir. Merkezi bir vergidir ama kimi zaman yerel hazineye de aktarıldığı örnekler var. Bütçenin en önemli geliri merkez hazinesine gelmesi gereken vergiler.
18. ve 19. yy başlarından itibaren hazinede merkezileşme söz konusudur. Pek çok vergi direk merkeze gidiyor bu süreçten sonra.
Akdeniz’de pek çok bağlı Haraçgüzar devletler var Osmanlıya bağlı. Bunlardan gelen haraçlarda bir gelir kaynağıdır. Savaş ganimetleri de bir gelir kaynağı. Yavuz’un Mısır seferi en fazla hazineye girdi olan seferdir. Yavuzdan sonra hazine aynı zamanla Yavuz’un mührü ile açılır. Bazı savaşlar hazineye girdi olarak dönerken bazı külfetli savaşlarda eksi olarak hazineye yansır. Örneğin Girit seferi.
Her sene geçen seneye ait devletin kasasına girenler ve harcamalar bütçe olarak padişaha sunulmaktadır. 16. yy sonlarından ve 17.yy başlarından itibaren mukataaların, iltizam girdi olarak görüyoruz. 16. yy ikinci yarısından itibaren bütçelerde devletin giderlerinin problem oluşturduğunu görmekteyiz.
Defterhanenin Diğer Görevleri
Defterdarın bir diğer görevi ise vergi düzenlemek. Vergi düzenlemeleri defterhanelerde yapılıyor. Vergilerde ortaya çıkan problemlerin düzenlenmesi, Vergilerdeki değişikler. Para organizasyonu.
Osmanlı‘da üç çeşit para var. Paranın temel birimi akçe, bir üst kullanılan para’dır. Bunun üstünde guruş vardır. En üstte altın. Altın paranın sokakta karşılığı yoktur. Bütün bu para ayarları defterdarın görevi.
Açık arttırmalar da defterdarın görevi. Mukataaların açık arttırması var. 16. yy sonlarından itibaren Osmanlı da birçok vergi mukataaya çevriliyor. Mukataa doğrudan doğruya devlet hazinesine giren gelirlerdi. En önemli gelirler, mukataalar idi. Bunlar emanet usulüyle, devlet emin tayin ediyordu. İkincisi ise iltizam sistemidir.
Her türlü açık arttırma defterdar kontrolünde yapılıyor. Maliye Teşkilatı ile ilgili her türlü kayıt vs Defterhanede yapılmaktadır.
Kalemiye
Defterhane’nin kalemleri var. Önemli yardımcılarından bir tanesi Başbaki Kulu, Vergisini vermeyenlerin vergisini tahsil etmek için görevlidir. Bir diğeri Veznedarbaşı’dır. Gelirlerin tahsili ve ödemeleri ayrıca sikkelerin ayar ve ölçülerini denetler. Defter Kethüdası, defterlerden sorumludur. Defter Tezkiresi, Maliye Teşkilatı na giren para ve maliyeden çıkan paranın hesabını yapmakta. Bunlar yardımcılar.
Kalemler ise; En önemlisi muhasebe kalemi var, Baş Muhasebe kalemi başta olmak üzere. Ruznamçe kalemleri var. Burada günlükler tutuluyor. Mukabele kaleminde asker ulufeleri ile ilgili kayıtlar yapılıyor. Mukataa kaleminde ise mukataa ile ilgili işlemler görülüyor. Mazharrıfat kalemleri masrafların işlenmiş olduğu kalemler. Mefkuvat defterleri var, vakıfların işlemlerinin yapıldığı kalemler var. Tezkireci var vs… 18. yy da kalemlerin sayısı artıyor.
İç ve Dış Hazine
Osmanlıda dış hazine ve iç hazine vardır. İç hazineye ceb-i hümayun denmekte. Buradan sorumlu isim Hazinedar ağa’dır. İç hazineyle dış hazine arasında ciddi bir transfer söz konusu. İç hazineye en önemli gelirleri Hassa Hümayun’dur. Yani padişahın bizatihi gelirleridir. Voyvodolar vasıtasıyla para direk iç hazineye gitmektedir.
18. yy’da merkezileşmenin başlamasıyla beraber iç hazinenin öneminin arttığını görüyoruz. Padişahın izniyle iç hazineden dış hazineye para transferi olduğunu görüyoruz. Fakat dış hazine rahatladığı zaman iç hazineye para tekrar aktarılmaktaydı.
Yerinden harcamalarda defterdarın kontrolünde. Tımar sistemi baştan başa yerinden iktisat. Arpalık uygulamada söylenebilir.
Kalemiye grubu klasik dönemlerde çok çok önemli değil, hatta hiç önemli değil. Teknokrat bir gruptur bu. Divan-ı hümayun kalemlerinde, Maliye Teşkilatı kalemlerinde katiplik yaparlar. Usta-çırak ilişkisine dayalı bir ilişki vardır. Çırak olarak girerler, temel eğitimden sonra kalfa olurlar sonra da usta olurlar. Çok sayıda Kalem Erbabı vardır her bir kalemde. Kalem Erbanının özelliği, klasik dönemlerde siyasal anlamda karar mekanizmasına katılım hakkı yoktur. Lakin Osmanlı yönetiminin Paşa kapısına geçmesiyle beraber kalemiyenin önemi artmıştır. Kalemiye bu tarihten sonra bir güç olarak, bir sınıf olarak ortaya çıkıyor. 18. yy da Maliye Teşkilatı nın 40 tane kalemi var. 18. yy özellikle kalemiyye sınıfı önemi artıyor.
*Fizyokratlık: Doğal düzeni temel alan, tarım emeğinin üretici emek olduğunu ve yalnızca bu emeğin değeri yarattığını öne süren, XVIII. yüzyıl felsefe ve ekonomi öğretisi.