1. Anasayfa
  2. Osmanlı Devleti

Bâb-ı Âli Nedir? Osmanlı Devleti’nin Siyasi Merkezinin Tarihi

Bâb-ı Âli Nedir? Osmanlı Devleti’nin Siyasi Merkezinin Tarihi

Bu makalede, Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi merkezi olan Bâb-ı Âli hakkında bir çok şeyi anlatmaya çalışacağız. Bâb-ı Âli’nin Tarihini, amacını ve imparatorluğun yönetimine olan etkisini beraberce keşfedeceğiz. Bâb-ı Ali, Osmanlı Devleti’nin son döneminde sadrazamlık makamına ve hükümete verilen bir isimdir. “Yüce kapı” anlamına gelen Babıali, Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’u başkent yapana kadar devlet işleri padişah saraylarında yönetiliyordu.

Devlet ve halkın işlerini takip etmek için, padişahın başkanlığında bir meclis olan “divan” oluşturulmuştu. ;Ayrıca Divan, Osmanlı’nın kuruluşundan bu yana var olmuş ve Fatih Sultan Mehmet, Kanunname adlı belge ile bu meclisi kurallara bağlamıştı. Başlangıçta, padişahlar divana başkanlık ediyordu.

Ancak daha sonra, bu görev sadrazamlara devredildi. Önemli kararlar alınacağı zamanlarda, padişahlar divana katılarak başkanlık yapmaya devam ettiler. Bu uygulama, 17. yüzyılın ortalarına kadar devam etti.

Bâb-ı Âli’nin Ortaya Çıkışı

Sadrazamın başkanlık ettiği teşkilata önceleri Vezir Kapısı, Bab-ı Asafi ve Paşa Kapısı gibi isimler verilmiştir. Ancak 18. yüzyılın sonlarına doğru Paşa Kapısı, sadrazamın oturduğu yere göre İstanbul’un farklı semtlerine taşınmıştır. Genellikle Mahmudpaşa, Gedikpaşa, Atmeydanı ve Yerebatan semtlerinde bulunmuştur. 17. yüzyıldan itibaren ise Paşa Kapısı, Alayköşkü’nün karşısına taşınmıştır. İstisnalar dışında tüm sadrazamlar burada oturmaya başlamıştır. Bu nedenle, 18. yüzyılın sonlarına doğru bu yer Babıali olarak anılmaya başlandı.

Bâb-ı Âli’nin Amacı ve Görevleri

Derviş Paşa, Sultan I. Ahmed’in sadrazamlarından biri olarak bu bölgede ilk konak yapmıştır. Daha sonra, Alayköşkü’nün karşısındaki alanda Sadrazam Halil Paşa, günümüzde Başbakanlık Arşivi binasının bulunduğu yerde bir saray inşa ettirmiştir. Paşa Kapısı’nın buraya taşınmasına karar verilmiştir. 1830’lara kadar, Babıali’nin çalışma düzeni kendi kendine özgü bazı özellikler taşımaktaydı.

Bu dönemde Bâb-ı Âli, sadrazamın yardımcısı olarak hizmet veren Sadaret Kethüdası, Reisülküttab ve Çavuşbaşı’na bağlı üç büyük daire Babıali’de bulunmuştur. Kethüdanın Babıali’deki dairesi, Alay Köşkü’nün karşısındaki büyük kapının üzerindeydi ve daha çok dahili işlerle uğraşıyordu. Ayrıca, vilayetlere gönderilen yazılar ve gelen cevaplar burada hazırlanır, incelenir, asılları gönderilir ve kopyaları defterlere kaydedilir.

II. Abdülhamid Döneminde Osmanlı Devleti

Osmanlı’nın İlk Sergi Deneyimi Sergi-i Osmani

Bâb-ı Âli’nin Önemi

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde, Kethüda Kalemi’ne ait binlerce belge bulunmaktadır. Reisülküttab ise Sadaret Teşkilatı’ndaki yazışmaları yönetmiştir. Kendisine bağlı beylikçi, tahvil ve ruus kalemleri adında üç büro bulunmaktaydı. Adli işler, suçluların yakalanması ve cezalandırılması gibi, Çavuşbaşı tarafından yönetilmiştir. Çavuşbaşı, sadrazama sunulan arzuhalleri inceler veya tezkirecilere incelettirirdi. Daha sonra ilgili mahkemelere havale edilirdi. Babıali’de üst düzeydeki bu üç görevlinin ardından, altı müsteşar bulunurdu.

Bunlar, ikinci derecede büyük ve küçük tezkireciler, mektupçular, beylikçiler, teşrifatçılar ve kahya katiplerinden oluşmaktadır. Bu memur kadrosu daha sonra genişletilmiştir. Osmanlı bürokrasisini oluşturacak şekilde yapılandırılmıştır. 1830’lardan sonra nezaretlerin kurulmasıyla birlikte Babıali yeni bir teşkilat ve çalışma dönemine girdi. İdari, adli ve askeri sahada alınan kararlar, Dar-ı Şura’da görüşülürdü. Kabul edilen kararlar, sadrazamın tasvibinden sonra padişahın tasdikiyle kesinleşirdi. Tanzimat’ın ilanıyla, Meclis-i Vala ve Meclis-i Vükela birleştirilniştir. Yeni binasına taşınmıştır.

Bâb-ı Âli Nedir? Osmanlı Devletinin Siyasi Merkezinin Tarihi

Bâb-ı Âli’nin Yapısı ve İşleyişi

Babıali, devlet salnamelerine göre 1847 yılından itibaren Sadaret Dairesi, Şura-yı Devlet, Dahiliye Nezareti ve Hariciye Nezareti gibi birkaç önemli kurumu içinde barındırmaktadır. Ancak, iç ve dış siyasi meseleler Babıali’nin en yoğun şekilde meşgul olduğu konulardan biridir. Gayrimüslim cemaatlerin sorunları da yine Babıali’nin öncelikli işlerinden biridir. Diplomasinin önemi, 18. yüzyılın sonlarından itibaren artmış ve Osmanlı Devleti, Batı’nın sürekli olarak uyarılarına maruz kalmıştır. Bu durum, dış meselelerin artmasına neden olmuştur. Özellikle Fransa, İngiltere ve Rusya’nın Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışması, Babıali’yi rahatsız etmiş ve çeşitli diplomatik yollarla cevap vermeye zorlamıştır. Halkın davalarının dinlenmesi de Babıali için önemli bir görevdir.

Sık Sorulan Sorular

Bâb-ı Âli nerede bulunur?

Bâb-ı Âli, İstanbul’da bulunan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli yapılarından biri olan Topkapı Sarayı’nın hemen dışında yer almaktadır.

Babıali Baskını nedir?

Osmanlı Devletinde, 23 Ocak 1913 tarihinde, Enver Paşa ve Talat Paşa gibi İttihat ve Terakki üyelerinin liderliğinde bir grup askerî darbe gerçekleştirmiştir. Hükûmet binası Bâb-ı Âli’yi bastıkları olay Bâb-ı Âli Baskını olarak bilinmektedir.

Dar-ı Şura-yı Bâb-ı Âli ne demek?

“Yüksek kapı” ve “yüce kapı” terimleri, anlamları itibariyle Sadrazam konağına atıfta bulunmaktadır. Bu terimlerin anlamı daha da genişledikçe, Sadrazam konağı için “Paşa Kapısı” ve “Bâb-ı Âsafi” terimleri de kullanılmaya başlanmıştır.

Bâb-ı Âli Nedir? Osmanlı Devletinin Siyasi Merkezinin Tarihi

Sonuç

Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz Han dönemleri, Babıali’nin devlet yönetiminde tamamen etkili olduğu bir dönemi temsil etmektedir. Bu dönemden sonra devlet yönetimi padişahların kontrolüne geçmiş ve II. Meşrutiyet’e kadar bu yönetim tarzı devam etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte Babıali binası, Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin İstanbul Temsilciliği’ne tahsis edilmiştir. Daha sonrada İstanbul Valiliği‘ne verilmiştir.

İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın!

Abonelik Bültenimize katılın, tarihi anları kaçırmayın! Hemen ücretsiz üye olun ve en özel güncellemelerle tarihin içinde kalın. Geçmişin kapıları sizin için aralanıyor!