1. Anasayfa
  2. Osmanlı Devleti

Osmanlı Devleti ve Eczacılık

Osmanlı Devleti ve Eczacılık

Osmanlı Devletinin dininin İslam olması sebebiyle peygamber efendimiz teşvikiyle dini ilimlerin yanı sıra akli bilimlerle de oldukça ilgilenildi. Hatta bu sebeple olsa gerek ki tıbbiye konusunda Avrupalı devletlerin yanında Osmanlı oldukça ilerdeydi. Osmanlı Devleti ve Eczacılık, ilaç hazırlama ve kimya gibi konularda tedavi yöntemleri geliştirirken Avrupa devletleri psikolojik yönden eksik kişilerin cadı ve büyücü olduğunu düşünerek canlı canlı yakmaktaydı.

Osmanlı Devletinde İlk Eczacılık Eğitimi

Genel mektep dışında ilk eczacı mektebi 14 Mayıs 1839 tarihinde Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye de Avustralyalı Dr. Charles Ambrosie Bernard aracılığıyla açılmıştır.

Fatih Sultan Mehmet devrinden öncesine kadar eczacılığa dair bir bilgiye kesin olarak ulaşılamamaktadır. Fatih külliyesinde eczacılık ve tıp olmak üzere 9 ana dal bulunmakta ve eğitimi verilmekteydi.

Osmanlı Devletinde hem hekim hem de eczacı vasfı bulunan hekimbaşı kişiler vardı. Bu kişiler aynı zamanda Eczacıbaşı olarak da görev yapmaktaydı. Hatta bugün dahi ayakta olan Topkapı Sarayında bulunan Baş Lala Kulesindeki hekimbaşı odası bulunmaktadır. Hekim ve eczacı kimliği ayrımı ise ilk olarak 19. Yüzyıl da oldu. Hassa hekimleri [hassa en iyisi demektir] yanında eczacılarla birlikte çalışmışlardır. Bunlardan ilki 1835 yılında Sultan II. Mahmut zamanında Viyana’dan getirilen eczacı Hoffmandır.

Eczacılara Verilen İsimler

Kaşgarlı Mahmut’un Dîvânu Lugâti’t-Türk adlı eserinde eczacı karşılığı emci olarak denenmiştir. Ancak karşılığı bulunamamıştır.  [emci -otacı eski Türklerde doktor demektir.]

Ortaçağ İslam uygarlığında ise Saydelan veya Saydelani sözcükleri eczacı anlamında kullanılmaktaydı. Bunların yanı sıra Uşşab veya Uşşaban, tebbah-ı eşribe, hafız-ı eşribe veya edviyegu kullanılmıştır. 17. Ve 19. Yüzyıldan itibaren İtalyancadan İspençiyar sözcüğü yer edinmiştir. Ve 19. Yüzyılın sonlarına kadar kullanılmıştır.

Osmanlı Devleti ve Eczacılık

Osmanlı Devletinin ilk eczacı dükkanları 18. Yüzyılın ortalarından itibaren açılmaya başlanmıştır. Net olarak açılış tarihi bilinen ilk eczane Bahçekapı kentinin İki Kapılı Eczanesidir. [yıl 1757]. Bu zamanlarda eğer biri eczane açmak istiyor ise Eczacı Ustasının Unvanı [ maitre en pharmacaie ] ya da Eczacı Dükkanı Açma İzinnamesi [tezkire, permis dexercice] verilirdi. Ancak  daha sonraları Mektebi Tıbbiye açıldı. Ve bu yetkiler meclis-i Tıbbiye-i Şahane kuruluna ait oldu. Eczacılarla ilgili her yetki bu kurulundu.

Bilindiği üzere günümüzde eczacılar eczane açmak için birtakım izinler zorunda. Ve her semtte ihtiyaca göre sınırlı sayıda eczane açılabiliyor. Peki Osmanlı Devleti zamanında bu sınırlama ilk ne zaman getirilmiştir?

1830’lu yıllara kadar İstanbul’da ki eczacılar pratikte yetişmiş ve diploma almış kişilerdi. Ve kolaylıkla eczane dükkanı açabiliyorlardı. Kısacası şehirdeki eczane sayısını sınırlayan bir yasa yoktu. İlk sınırlama ise Beyoğlu semtinde (1831) meydana gelen bir yangın sonucu ‘’ eczane sayısı 25 ile sınırlı kalacaktır’’ ibaresi içeren padişah fermanı çıkmıştır. Ve sonuç olarak ‘’gedik’’ usulü uygulanmaya başlanmıştır. Yani bu yöntemle eczane devretme yolu ile eczane sahibi olma koşulu gelmiştir. Zamanla ruhsat devir işlemleri çok yüksek bedellerle olmuştur.

Eczacılığa Müslüman Türklerin Katılımı

İlk olarak eczane dükkanı sahiplerinin tamamı gayrimüslimlerden oluşmaktaydı. 1858 yılında ise İstanbul da 60 adet eczane vardı ve hepsi gayrimüslimdi. Müslüman Türklerin eczacılık ile uğraşısı ancak 1890 yılında 260 adet eczacı içinden 4 kişiydi. Bu kişiler arasında ilk Müslüman Türk eczacımız eczacı Halil Hamdi Beyin ‘’Eczabe-i Hamdi’’ adıyla açtığı eczanesidir. Devamında ise Ethem Petrev, Beşir Kamil ve Hasan Rauf tarafından açılmış ünlü eczanelerdendir.

Bültenimize Katılın!

Abonelik Bültenimize katılın, tarihi anları kaçırmayın! Hemen ücretsiz üye olun ve en özel güncellemelerle tarihin içinde kalın. Geçmişin kapıları sizin için aralanıyor!